Yeni Yüz Yeni Hayat | Dr. Ozan BitikYeni Yüz Yeni Hayat | Dr. Ozan Bitik
Doç. Dr. Ozan Bitik ile Yüz Estetiği Üzerine…
Yeni Yüz Yeni Hayat | Dr. Ozan BitikYeni Yüz Yeni Hayat | Dr. Ozan Bitik
Doç. Dr. Ozan Bitik ile Yüz Estetiği Üzerine…
  • Ana Sayfa
  • Yüz ve Boyun
  • Göz Çevresi
  • Ağız Çevresi
  • Burun
  • Ameliyatsız Uygulamalar
  • Dr.Ozan Bitik
  • Ana Sayfa
  • Yüz ve Boyun
  • Göz Çevresi
  • Ağız Çevresi
  • Burun
  • Ameliyatsız Uygulamalar
  • Dr.Ozan Bitik



Alındaki Kırışıklıklar Nasıl Oluşuyor Ve Nasıl Tedavi Ediliyor?


3 Aralık 2019Doç.Dr.Ozan Bitik2019-12-03T21:07:10+03:00

Alındaki kırışıklardan rahatsızsınız ve de aklınızda bunlardan nasıl kurtulacağınız ile ilgili bir hareket planı yok mu? O zaman bu yazı size gelsin…

Alındaki yaşlanmanın nasıl oluştuğunu anlamak için çok temel alın anatomisine bir göz atıp yaşlanma mekanizmalarını gözden geçireceğiz. Amacımız sizi tıp fakültesine götürmek elbette değil ama tedavi seçeneklerini doğru anlayabilmek için asgari düzeyde bir bilgiye ihtiyacınız var.

Alın anatomisi ile ilgili en önemli noktalar şunlar;

Alın, şakak, kaşlar ve üst göz kapakları anatomik olarak bir bütündür. Nasıl ki haritada devletleri ayıran ama dünya üzerinde fiziksel olarak mevcut olmayan hayali sınırlar var yüzün üst kısmı da işte böyle. Biz burası kaş, burası şakak, şurası alın, burası saçlı deri diyoruz ama aslında bunların tamamı tek bir yapı.

Alın yüzeyinde stor perde gibi yukarıdan aşağı seyahat eden geniş bir kas var, adı Frontalis. Bu kas kasıldığında alnı kısaltıyor, kırıştırıyor ve kaşları yukarı kaldırmaya yarıyor. Frontalis kası ile deri arasında yatay seyreden bağlantılar var ve kırışıklar bu bağlantı noktalarına karşılık geliyor.

Şimdilik bunları bilseniz yeterli.

Peki alın nasıl yaşlanıyor?

Genç insanların hatta çocukların yüzüne baktığınızda özellikle alın ve şakak bölgesinin çok dolgun olduğunu görürsünüz. Bu dolgunluk yıllar içerisinde giderek azalır. Aslında bu alandan çok büyük miktarda hacim kaybederiz ama bu hacim kaybı o kadar yavaş ve o kadar düzenli ve o kadar pürüzsüz olur ki her gün aynada kendimizi görmemize rağmen buradaki yumuşak dokunun inceldiğini algılayamayabiliriz.

Deri ile kas arasındaki yumuşak doku inceldikçe kas kasılmasına bağlı etkiler yüzeyde daha belirgin bir biçimde seçilmeye başlar. Bunun yanı sıra aynı bir yastığın içindeki süngerin yarısını çıkardığınızda nasıl yastığın gerginliği azalıp daha sarkık görünüyorsa alın ve şakak bölgesi de hacim kaybettiğinde adeta söner, boşalır ve sarkmaya yatkınlaşır. Yer çekimi tüm anatomik üniteyi bir bütün halinde aşağı çeker ve bu işte yalnız da değildir. Kaşları aşağı çekmeye yarayan göz çevresi kasları da sürekli bir biçimde yer çekimi ile birlikte çalışarak sarkma sürecini hızlandırır. Özellikle güneşli yerlerde yaşayan insanlar gözlerini sürekli kıstıkları için gözü kısmaya yarayan kaslar sürekli çalışır, alın/şakak/kaş düşüklüğü bu kişilerde çok daha erken yaşta görülür.

Kaşlar sarkıp da üst göz kapağının üzerinde deri yığılmasıyla sonuçlandığında bu yığılma çok narin olan üst göz kapağı üzerinde ağırlık yapar. Göz kapağını açık tutmakla görevli minicik kasların kuvveti, sarkan kaş kitlesini kaldırmaya yetmez. Hal bu olunca göz kapağımızdaki zayıf kaslar beyine bir mektup yollayarak yardım ister.

“Hani alında perde gibi kocaman bir kas vardı ya (frontalis), onu kullan da şu kaşları üzerimden çek” der göz kapağı. Beyin de göz kapağını kırmaz frontalis kasına talimatı yollar. KAŞLARI KALDIR !!! Bu talimatı tek seferlik bir emir değil sürekli olarak uyulması gereken bir genelge gibi düşünün. Frontalis kası, gözler açık olduğu sürece sürekli bir biçimde kasılı kalmaya başlar. Sonuç olarak sadece kaşlarımızı kaldırdığımızda ortaya çıkan yatay alın kırışıklıkları sürekli hale gelir, zamanla derinleşir, kalıcılaşır.

Mekanizmayı anlamadan tedaviyi dizayn etmek mümkün değil. Yukarıda anlattığım mekanizmanın tedavisi alın, şakak ve kaşları kapsayan tüm anatomik üniteyi bir bütün olarak yukarı kaldırmak ve hacim kaybını yerine koymaktan geçiyor. Bu amaçla çeşitli alın germe tekniklerini ve doku transferi tekniklerini kullanıyoruz. Bu tekniklerin detaylarını ilerleyen yazılarda anlatacağım ancak şimdilik bu temel bilgi düzeyinde mola verelim.

Bir grup hastada yerçekimi etkileri olmaksızın, kaşlar sarkık olmamasına, üst göz kapağında doku fazlalığı olmamasına rağmen alında çok sayıda ve çok erken yaşta belirginleşen yatay kırışıklıklar mevcuttur. Bu kişilerde frontalis kası aşırı gelişmiş olabilir, kas ile deri arasındaki bağlantılar normalden daha sık ve daha güçlü olabilir, kas ile deri arasındaki yumuşak doku yastıkçığı doğumsal olarak ince olabilir, gözün ışık hassasiyeti sonucu veya davranışsal olarak mimik hareketleri aşırı düzeylerde olabilir. Eğer bu durumlardan birisi mevcut ise abartılı mimik aktivitesi BOTOX enjeksiyonları ile çok başarılı bir biçimde kontrol edilebilir ve alın kırışıklıkları kozmetik görünümü iyileştirecek şekilde ortadan kaldırılabilir.

Sorun şu ki; alın yaşlanma sürecinde BOTOX tedavisinin endikasyonları yukarıdaki paragrafta saydığım “primer kas hiperaktivitesi” durumları ile sınırlıdır. Primer kas hiperaktivitesi’ni alın yaşlanması ile başvuran hastaların %30-35’inde görüyoruz ve bu grup BOTOX tedavisinden fayda görüyor. Geriye kalan %65’lik hasta grubunda ilk başta bahsettiğim alın/şakak/kaş düşüklüğü mevcut ve bu hastalar BOTOX tedavisinden fayda görmedikleri gibi alın kasının toksin ile zayıflatılması kaşlardaki düşüklüğü veya kaşların düşme hızını daha da arttırıyor.

Yani alnınızda gördüğünüz her kırışıklığa BOTOX iyi gelmez.

Bir grup hastada da “yüzey yaşlanması” diye adlandırılan süreç ön planda olabiliyor. Güneş ışığı, sigara, stres, bağ doku hastalıkları gibi sorunlara bağlı olarak geniş alın yüzeyinde deri kalitesi bozuluyor, derinin hemen altındaki kompakt yağ dokusu katmanı tamamen eriyor. Kırışıklar, lekeler, belirgin damarlar bu tip yaşlanmanın tipik belirtileri. Bu hasta grubunda yüzeyi yenileyici tedavi seçenekleri üzerinde durmak gerekiyor. Kimyasal peeling, dermabrazyon, nano-fat benim sevdiğim ve sık kullandığım seçeneklerden bazıları. Bu işlemler ile ilgili detaylı bilgiyi de takip eden yazılarda paylaşacağım.

Sevgiyle kalın,

Güzel kalın.

Bu gönderiyi paylaş

FacebookheyecanLinkedInGoogle +E-posta
© 2020 Ozan Bitik. Telif Hakları Saklıdır. Designed by Digital Marka