Burun Estetiği Açık mı? Kapalı mı?
3 Aralık 2019
Bu yazıya başlamadan önce her iki yaklaşımın da son 10 yıl içerisinde devrimsel nitelikte çok önemli değişimlerden geçtiğini bilmenizi isterim.
Bugün bahsettiğimiz açık/kapalı rinoplasti ile bundan 10 yıl önceki öncülleri, oldukça farklı ameliyatları temsil ediyor.
Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde her iki yaklaşım birbirlerinin avantajlarını alarak geliştiler ve birbirlerine çok daha fazla benzediler.
Bugün itibarıyla her iki ameliyat da aynı temel prensiplere dayanıyor.
Mesela modern kapalı rinoplasti ameliyatlarında burun ucu kıkırdakları burun deliklerinden dışarıya alınıyor (doğurtuluyor) ve açık rinoplastideki gibi dışarıda direkt olarak gözle görerek şekillendiriliyor.
Modern kapalı rinoplasti yaklaşımlarında burun ucundaki 3 milimetrelik kesi yapılmıyor ancak burun içerisindeki uzun kesiler sayesinde açık rinoplastideki gibi burun iskeleti tamamen açılabiliyor.
Modern kapalı rinoplasti yaklaşımlarında burun ucu kıkırdaklarını stabilize etmek için açık rinoplastide kullandığımız dikiş teknikleri ve kıkırdak greftlerini kullanıyoruz.
Burun kanatları ve burun delikleri büyük ise aynı açık rinoplastideki gibi küçültüyoruz.
Modern kapalı rinoplastide piezzo kullanamıyoruz ancak aynı açık rinoplastideki gibi kemikleri kırmak yerine kontrollü olarak kesiyoruz.
Özetle içeride yapılan iş neredeyse aynı.
FARK;
Burun ucunda, kolumella adını verdiğimiz, her iki burun deliğinin arasındaki köprü biçimli dokuda yapılan 3 milimetrelik kesi. Açık rinoplastide bu deri kesiliyor, kapalı rinoplastide kesilmiyor.
Bu alanda 1-2 adet kılcal damar var ve bunlar kapalı rinoplasti yaklaşımında korunabiliyor. Uzun vadede bu damarları korumanın herhangi bir faydası olup olmadığı meçhul.
Kapalı rinoplastide burnun iç yumuşak doku ve ligament katmanı tamamen korunabiliyor, açık rinoplastide ise bu katmanlar ameliyatın sonunda aslına uygun biçimde yeniden onarılıyor.
Kapalı rinoplastinin genel olarak daha az ödemlendiği ve daha hızlı iyileştiği söylenir ancak literatürde bu gözlemi destekleyen bir veri de yok. Özellikle kalın derili hastalarda kapalı rinoplasti sonrasında da burun ödemi uzayabiliyor.
Açık rinoplastinin en büyük avantajı kemik yapıyı piezzo teknolojisi ile direkt gözlem altında şekillendirebiliyor olmamız. Bu özellikle eğri burunlarda, sekonder vakalarda, kemik çatıda önemli değişimlerin yapılacağı vakalarda büyük avantaj sağlıyor. Açık rinoplastide ultrasonik piezzo tekniği rutin bir ameliyatta kemik çatı ile ilgili beklenmeyen bir sorun yaşama ihtimalini azaltıyor.
Kapalı teknik ile de çoğu vakada düzgün bir kemik yapı elde edilebilir. Ancak açık ultrasonik teknik ile düzgün bir burun iskelet yapısı elde edebilme ihtimaliniz daha yüksek olacaktır. Mesela pürüzsüz bir kemik çatıyı kapalı teknikte %85 oranında elde edebiliyorsanız, açık ultrasonik rinoplastide bu oran %95’e kadar yükselmektedir. Elbette her iki teknik de uygulayan cerrahın elinde değer kazanır. Her iki tekniği de iyi ve yüksek başarı oranı ile uygulayan cerrahlar mevcut.
Özetle modern rinoplastide iki yaklaşım arasında sizin açısından çok büyük bir fark yok. Ben her iki tekniği de rutin olarak uyguluyorum. Bir tekniğin savunucusu veya fanatiği değilim. İkisi de benim evladım.
Sizin burnunuz için hangi yaklaşımın daha uygun olduğu hakkında bilgi almak için bana ulaşabilirsiniz.
Sevgiyle kalın
Güzel Kalın
OB