Burun Estetiğinde Ultrasonik Kemik Şekillendirme Teknolojisi (Piezzo)
3 Aralık 2019
Ses dalgalarının bir kristal ara yüz vasıtasıyla yoğunlaştırıp kemiğe yöneltilmesi ile kemik içerisindeki mineralize katman ve tip 1 kollagen yapısında kontrollü bir bozunma elde edilebilmekte. Ultrasonik kemik kesme teknolojisinin temelini oluşturan bu fenomene “piezzo” etkisi diyoruz. Ultrasonik rinoplasti, ultrasonik kemik kesme, piezzo diye duyduğunuz tüm işlemler aynı bilimsel olguyu refere ediyor.
Bu teknoloji tüm dünyada belki de en büyük etkiyi burun estetiği alanında yaptı diyebiliriz.
İşte tüm uluslararası toplantılarda herkesin dilindeki “piezzo” teknolojisinin kısa hikayesi, avantajları ve dezavantajları…
Burun estetiği bundan 100 yıl kadar önce ilk keşfedildiğinde neredeyse tamamen kapalı bir ameliyattı. Ameliyat teknikleri burun deliklerinin içerisinden burnun anatomisini görmeden uygulanıyordu ve amaç burnun anatomisini düzeltmek değil şeklini değiştirmek idi. Rinoplasti’nin babası ve aynı zamanda bir ortopedi doktoru olan Joseph ilk ameliyatlarında burun kemiklerine derinin üzerinden bir çekiçle vurarak onları kırıp daha sonra şekillendirmekteydi. Kemiklerin bu şekilde kırılması istenmeyen deformitelere, kırık hatlarının arzu edilen yerlerden geçmemesine yol açmıştı. Joseph yıllar içerisinde burun kemiklerini kesmede, kırmada ve şekillendirmede kullanılan pek çok el aleti icat etti. Bunların içinde testereler, törpüler, çiseller, kemik makasları ve çekiçler baş sıradaydı. İlginçtir ki takip eden 100 yıl boyunca burun estetiğinde kemik yapıların şekillendirilmesi için üç aşağı beş yukarı aynı aletler kullanıldı. Elbette daha zarif daha çeşitli ve daha anatomik alet dizaynları yapıldı ancak ana prensip değişmedi.
Yanlış anlaşılmasın Michenagelo çok daha ilkel aletler ile davut heylekini yapmıştır ve de tecrübeli bir cerrahın elinde bu klasik metal aletler ile burun kemikleri son derece düzgün ve hassas bir biçimde şekillendirilebilir.
Çoğu hastada…
Zira her insanın kemik anatomisi birbirinden oldukça farklı. Burun kemikleri bazı yerlerde daha kalın bazı yerlerde daha ince olabiliyor. Yine burun kemiklerindeki eğrilikler çok karmaşık ve asimetrik geometrilerde karşımıza çıkabiliyor. Yine burun kemik çatısının arka/derin konumudaki kemikleri klasik tekniklerde görüp şekillendirebilmek çok çok zor.
Sonuçta dünyanın en deneyimli ellerinde bile burun ameliyatı sonrasında yaklaşık %10-15 oranında kemik çatı ile ilişkili sorun yaşanıyor. Birkaç yıl öncesine kadar bu kadarcık sorun kadı kızında da olur, burun ameliyatı sonrasında bu düzeyde düzensizlikler normaldir diyerek idare edebiliyorduk. Günümüzde rinoplasti cerrahları o kadar iyi işler çıkarır hale geldi ki beklentiler muazzam yükseldi. Eskiden normal kabul edilen kusurlar günümüzde mükemmele giden yolda aşılması gereken bir sonraki basamak olarak algılanıyor.
Piezzo işte tam da bu noktada imdada yetişti diyebiliriz.
Piezzo ile kemikleri şekillendirebilmek için öncelikle kemikleri tamamen deriden ayırıp ortaya koymak gerekiyor. Bu yaklaşıma geniş çatı disseksiyonu diyoruz. Geniş çatı disseksiyonu burun estetiğinde bir tabu idi. Çünkü kemiği deriden ayırdığımızda kemiklerin dolaşımının bozulacağından ve kemik kaybı yaşayacağımızdan korkardık. Bu korku yersiz de değil zira kemiği deriden ayırdığınızda kemiğin yaşamsallığı sadece iç yüzünde bağlı olduğu mukoza katmanına bağımlı hale geliyor. Ve de kullandığınız kemik şekillendirme tekniği eğer mukozaya zarar veriyor, örneğin onu kesiyor, yakıyor veya deliyorsa gerçekten katastrofik sonuçlar ile karşı karşıya kalmak mümkün. Piezzo teknolojisi kemiği keserken kemiğin arkasındaki bu dokuya zarar vermediğinden geniş disseksiyon altında kemiklerin şekillendirilmesini mümkün kılmakta.
Piezzo cerraha oldukça hassas çalışma imkânı sağlıyor. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki piezzo ile yapabileceğiniz bazı manevraları standart el aletleri ile yapabilmek mümkün değil. Yine piezzo kullanıldığında kemikte yarattığımız kontrollü kırık hatlarını büyük bir hassasiyet ile gerçekleştirmek mümkün. Keski ve çekiç kullanıldığında bazı ameliyatlarda kemik cerrahın istediği değil yapısal olarak en zayıf olduğu yerden kırılabiliyor ve bu durumu sonradan düzeltmesi oldukça zor olabiliyor. Piezzonun bir diğer avantajı tüm kemik çatıyı görerek çalıştığımız için yüzey düzensizliklerini ve kemik biçiminden kaynaklanan asimetrileri tanıyabilmemiz ve vakaya özel kesi tasarımları ile bunları düzeltebilmemizi kolaylaştırması.
Öte yandan burada bir sihirli değnekten değil bir hala bir el aletinden bahsediyoruz.
Aletin etkisi halen o aleti tutan ele, gören göze, tasarlayan beynine bağımlı.
Piezzo ile rezalet burunlar yapmak da mümkün.
Piezzo tekniğinin kendine has bazı dezavantajları da yok değil.
Geniş disseksiyon ameliyattan sonra kemikler ve deri arasında kan ve sıvı toplanmasına uzamış ödeme, morarmaya ve enfeksiyonlara yol açabiliyor. Bu nedenle normal ameliyatlarda kullanmadığımız mikrodrenler yerleştirmek durumunda kalıyoruz. İkincisi her ne kadar yumuşak dokulara zararı yok dense de tip1 kollajenden zengin derinin üst katmanı bu durumun bir istisnası, piezzo ucunun deriye teması deride aşınmalara ve yanıklara yol açabilmekte.
Bir diğer konu ise kemiği deriden ayırdığımızda kemiği yerli yerinde tutan destek yapılarından birisini devre dışı bırakmış olduğumuz için bazen kesiler tamamlandığında fazla hareketli yani instabil kemikler ortaya çıkabiliyor. Bu durumda da kemikleri çeşitli dikiş teknikleriyle yerli yerinde tutmak gerekebiliyor.
Rinoplasti adayı hastalara tavsiyem kesinlikle ama kesinlikle ameliyatta piezzo kullanımını bir şart olarak aramamaları. Bunu tüm burun ameliyatlarını ultrasonik kemik kesme teknolojisii kullanarak yapan bir cerrah olarak söylüyorum. Aletin ne olduğundan çok çok daha önemlisi cerrahın bilgisi, becerisi ve tecrübesidir. Güncel literatürde piezzo ile elde edilen estetik ve fonksiyonel sonuçların standart tekniklerden daha üstün olduğunu ispatlayan bir çalışma bulunmadığı gibi ultrasonik kemik kesme teknolojisinin altın standart olduğu yönünde bir görüş birliği de bulunmamaktadır.
Özetle burun estetiğinde ideal sonucun anahtarı halen prizde takılı değil cerrahın elinde…
Güvenle kalın,
Sevgiyle kalın