Piyasada ne kadar ıvır zıvır, işe yaramayan gençleşme ve güzelleşme ürün/hizmeti varsa hepsinin ortak yanlarından birisi sözde “kollajen sentezini arttırarak” etki gösteriyor olmaları.
X cihaz yeni çıkmış, 6 seans giriyorsun, cildin sımsıkı oluyor hem de ameliyatsız, süper..
Peki nasıl oluyor? Nasıl böyle bir etki gösteriyor?
E canım “kollajen sentezini arttırıyormuş” yapılan bilimsel çalışmalarda gösterilmiş.
Y kremi/peelingi/mezoterapisi çok etkiliymiş ciltte kollajen sentezini arttırıyormuş.
Z tekniğinde cildin altına 100 tane ameliyat ipliği döşüyorlarmış onlar erirken zamanla kollajen sentezini arttıracak her şey çok güzel olacak.
Kollajen vücudun temel yapı taşlarından bir tanesi. Tüm LEGO setlerinde olan 3x2’lik dikdörtgen parçaya benziyor. Tüm organlarda ortak olarak bulunan; deride, kemikte, kıkırdakta, beyinde, kalpte, bağırsaklarda neredeyse vücudun her yerinde bulabileceğiniz temel bir yapı malzemesi. O kadar temel bir yapı malzemesi ki tüm dokular iyileşirken, vücut iyileşme sahasında bu proteini yeniden üretmek zorunda.
Vücudun orijinal yapısı içerisinde bu LEGO parçaları bir organizasyon halinde bulunurlar. Organizasyon miktardan çok çok daha önemlidir. Doku mimarisini LEGO’dan yapılmış bir şato gibi düşünün. Vücut bir kez yaralandığı zaman o şato hiçbir zaman orijinali gibi olmaz, vücut elbette dokuyu tamir eder ama mutlaka bir eksiklik, bir bozukluk, bir deformasyon kalacaktır.
İyileşme sürecinde vücut salondaki halının üzerine önce 1000 tane 3x2’lik dikdörtgen LEGO parçasını yığar, sonra bunları kullanarak orijinal yapıyı fonksiyonel olarak onarmaya çalışır, en son olarak da fazla LEGO parçalarını ortadan kaldırır.
Genç yaşlarda derinin doku kalınlığı daha fazladır. Bu kalınlığın içerisinde daha fazla hücre, daha fazla damar, daha fazla protein (kollajen, elastin, glikozaminoglikanlar ve daha niceleri) daha fazla yağ ve su bulunur. Bunu yüz yıldır biliyoruz. Yaşlanma sürecinde tüm bu birleşenler azalır. Bu birleşenlerin azalması yaşlanmanın sebebi değil sonucudur. Dışarıdan cilde hücre ve protein vermek cildi yeniden gençleştirmediği gibi yaşlanma sürecini de geri çevirmez.
Dolayısıyla ciltte veya cilt altı dokularda tek başına kollajen miktarının artması cildin gençleşmesi anlamına kesinlikle gelmez.
İşin bilimsel kısmına uzak olanlar için çok anlaşılır bir örnekle durumu izah etmek istiyorum.
10 yaşında bir kız çocuğunun yüzünün tamamının yandığını düşünün.
Tüm yüz derisinde ve derialtında müthiş bir hasar oluşur. Vücut bu hasarı tamir edebilmek için fibroblast isimli tamir hücrelerini yaralanma sahasına gönderir. Fibroblastlar başlar kollajen ve diğer bağ doku proteinlerini üretmeye…
Üretir, üretir, üretir.
Durmadan, çılgınca, en az 3 ay süreyle…
Sonuç yanıklı hastaların yüzünde gördüğümüz tipik; kalın, sert, kabarık, kırmızı, yanık izleridir.
Kabarık yanık izlerine mikroskop altında bakarsanız bunların içinin kollajen kaynadığını görürsünüz. Hayal bile edemeyeceğiniz kadar kollajen vardır ortamda ancak tablo genç ve güzel bir deri yapısından çok uzaktadır.
Yanıklı hastalarda bu aşırı kollajen seviyeleri üçüncü aydan itibaren azalmaya başlar. Üçüncü aydan sonra vücut yaralanma sahasına yığdığı bu kollajeni organize etmeye ve yapısal olarak daha kararlı ve güçlü bir katman haline getirmeye başlar. Bu süreç en az 1-2 yıl devam eder. Takip eden onlarca yıl içerisinde dokuya yığılan kollajen giderek azalır ve sonuçta asla orijinaline benzemeyen ama yaşamsallığı idame eden bir doku mimarisi kalır.
Cit ve ciltaltında hasar oluşturan tüm kozmetik işlemler (enerji uygulayan cihazlar, kimyasallar, yabancı cisimler, güneş ışınları bile) bir iyileşme sürecini tetiklerler ve bu iyileşme sürecinin bir parçası olarak kollajen sentezi artar. İyileşme bitince kollajen düzeyleri normale döner ve hatta hasar öncesi seviyenin de altına iner. İnmezse zaten hipertrofik skar, keloid, granülom oluşumu gibi patolojik iyileşme dokuları meydana gelir.
Cildin içine veya altına koyulan tüm yabancı maddeler vücut tarafından bir kapsülle çevrilir, bu kapsülün bir numaralı yapı taşı yine kollajendir. Vücudun yabancı gördüğü bu maddelere verdiği savunma yanıtı sonucu ortaya çıkan kollajen artışına bakıp cildin daha gençleştiğini zannetmek fazlasıyla hayalperest bir yaklaşımdır.
Bu konuda bir sürü “pseudoscience” yani “yanıltıcı bilimsellik” vardır. Deri altına bir madde verip, 3.ayda mikroskopla bakıp, derinin daha kalın, daha damarlı, daha hacimli olduğunu ve deri içerisindeki kollajen miktarının arttığını bilimsel olarak gösteren pek çok çalışma var. Piyasaya bir ürün sürerken “kollajen sentezini arttırdığı bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir” demek bu sebeple oldukça kolaydır.
Buradan yola çıkarak uygulamanın gençlikteki yapıya benzer bir doku yapısını ortaya çıkardığı iddia edilir.
İşte bu yanlıştır.
Oysa bu çalışmaların neredeyse hiçbirisi halının üzerindeki 1000 tane LEGO parçasının fonksiyonel bir yapı kazanıp kazanmadığına veya aynı alanda 1-5 sene sonra neler olduğuna yeniden bakmayı gerekli görmez.
Kollajen artışı lafını duyduğunuzda bilmediğim bir terminolojiyi kullanarak beni bir şeye ikna etmeye mi çalışıyorlar acaba diye düşünmenizde fayda var.
Sonra o uygulamaya bir ton para harcadım, bir fayda da görmedim, oysa ki kollajen sentezini de arttırıyordu demeyin.
Sizin kollajeniniz sizde kalsın.
Sevgiyle kalın, Güzel kalın
Estetik Uygulamalar hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için Doç. Dr. Ozan Bitik'in resmi web sitesi www.ozanbitik.com'a erişebilirsiniz.