Burun ameliyatı olmayı düşünen herkesin “revizyon” konusunda bilgi sahibi olması şarttır.
Revizyonlar öyle operasyondan bir gün önce onam formunda göz kenarıyla görüp anlayabileceğiniz bir konu değil.
Plastik cerrahi literatürüne bakıldığında burun estetiği ameliyatı (rinoplasti) sonrası revizyonların oranı %5-15, memnuniyetsizlik oranları %15-30 arasında değişmektedir.
Plastik cerrahi literatürüne bu verileri sunan plastik cerrahlar ve eğitim klinikleri belki de bilimsel camia’nın en saygın üyeleri olup “bu işi bilmeyen acemiler” değildir.
Ne yazık ki internet üzerinde ve sosyal medayada “garantili” burun ameliyatı gibi bazı ifadelere rastlıyorum.
Eğer bir cerrah size revizyon ihtimalinden ve stratejilerinden ilk muayene esnasında bahsetmiyorsa oradan kaçın.
Hayatta gerçek olamayacak kadar güzel görünen her şey çoğu zaman gerçek değildir.
Günümüzde sosyal medya burun estetiği adaylarının ameliyat tercihlerinde oldukça belirleyici bir konuma geldi. Tüm bu mecralarda bizim bilimsel camiada “seçim yanılgısı/selection bias” dediğimiz durum gözlemlenebilir. Herkes instagram’a en iyi sonuçlarını koyar, iyi olmayanları görmezsiniz. Baktığınızda hepsi birbirinden güzel 500 tane hasta fotoğrafı vardır, revizyona alınan 50 tane orada yoktur.
Cerrahların revizyon oranını etkileyen pek çok farklı faktör mevcuttur.
Bunların ilki cerrahide koyduğunuz kalite standartlarıdır. Eğer bir cerrah açısından burnun başlangıçtan “daha iyi” olması yeterli bir sonuç ise, o cerrahın revizyon oranları düşük olacaktır. Eğer standardınızı “bir hasta için mümkün olanın en iyisi” şeklinde belirlerseniz bir anda revizyon oranlarınız yükselir.
Revizyon oranını belirleyen bir diğer faktör ise ameliyat öncesi planlamaya ayrılan vakit ve plana uygun ameliyat yapma alışkanlığıdır. Burun estetiği ameliyatı öncesi görüşme süresi 5-10 dakika olamaz. Benim pratiğimde burun estetiği için ilk hasta görüşmelere 30 dakikalık bir süre ayırıyoruz. Bunun dışında ameliyat öncesi planlamaya ayrılmış 30 dakikalık ikinci bir muayene var. Bu ikinci muayene esnasında burun fotoğraflanıyor, ölçülüyor, burun şekli dijital ortamda planlanıyor. Her hastada planlamanın aynısına ulaşamasak ta, ameliyat öncesi bilgisayar planlaması plandan belirgin sapmaların olasılığını nerdeyse ortadan kaldırıyor.
Revizyon oranını belirleyen en önemli faktör cerrahın tecrübesidir. Her cerrahın ilk 100 vakası bir mayın tarlasıdır. Bir plastik cerrahi atasözü der ki; eğer bir cerrah bir ameliyattan para kazanmıyorsa tecrübe kazanıyordur. Plastik cerrahi eğitiminin 3. yılında bir araştırma görevlisine ameliyat olmayı tercih ettiyseniz daha ortalama bir sonucu ve daha yüksek revizyon olasılığını otomatik olarak kabul etmiş olursunuz.
Tecrübe de tek başına günü kurtarmaya yetmez. 2000 tane burun ameliyatını aynı teknikle yapmış olan bir cerrah hayal edin. Tecrübeli cerrah kendi tekniğine gerçekten çok hâkim olabilir, o tekniğin dünyadaki en iyi uygulayıcılarından birisi olabilir. Ancak 10.000 vaka da yapsa halen o tekniğin kendi sınırlarına takılmaya mahkumdur. El elden, akıl da akıldan üstündür. Literatürü ve kendi alanınızdaki gelişmeleri takip etmek zorundasınız. Bu alandaki en güncel örnek burun kemiklerini şekillendirirken kullandığımız tekniklerde ve teknolojide son 5 yıldaki muazzam değişim oldu. Metal bir çisele çekiçle vurarak burun kemiklerini kırdığımız klasik teknikte eliniz ne kadar iyi, tecrübeniz ne kadar fazla olursa olsun kemik bazı vakalarda sizin istediğiniz yerden değil, kendisi en zayıf olduğu yerden kırılır. Bu cerrah tecrübesinden bağımsız, tekniğe ait bir limitasyondur. Bu alanda son 5 yıl içinde kullanıma giren ultrasonik kemik kesme (piezzo) teknolojisi sayesinde artık kemiği gözle görüp kalemle çizer gibi kesebiliyoruz. Ultrasonik kemik kesme teknolojisi kemik kırık hatlarındaki düzensizlikleri ve basamak deformitelerini neredeyse ortadan kaldırdı. Çekiç ve keski ile yapılması mümkün olmayan pek çok farklı cerrahi manevrayı da yapabilir hale geldik.
Revizyon oranını belirleyen bir diğer faktör şans faktörüdür. Bir grup talihsiz hasta, ameliyattan sonra çok nadir görülen enfeksiyon, erken dönem travma, kanama gibi durumlarla karşılaşırlar ve bu durumlar çok güzel yapılmış bir burnu bile bozabilir. Bazen de cerrahtan kaynaklanan faktörler hastayı bulur. Aynı ameliyat gününün 4. vakası olmakla, bir ameliyat gününün tek hastası olmak cerrahın ameliyat konsantrasyonu ve “estetik iştahı” açısından çok farklı 2 durumdur. Hiçbir sanat veya ince zanaat eseri, seri üretimden çıkmaz.
Gelelim revizyon ameliyatı konusuna;
Burun ameliyatı sonrası revizyon ameliyatları 2 temel grupta incelenebilir.
- Minor revizyonlar
- Major revizyonlar
Minör revizyonlar minör sorunları düzeltmek için yapılır. Minör sorunlar ameliyat sonrasında ortaya çıkan milimetrik ufak tefek kusurlardır. Ameliyat olmamış normal burunların da büyük çoğunluğunda bunlara benzer kusurlar görmek mümkündür. Burun sırtında ufak tefek çukur veya tümsekler, burun kanatları arasında milimetrik farklar, burun ucunun orta hattan 1-2 derece sapması, burun kanatlarının burun ucuna göre hafif geniş kalması, burun ucunun istenilenden 1-2 derece daha kalkık veya düşük olması sık görülen minör kusurlardır. Bu sorunlar klinik şartlarında, lokal anestezi altında, 15-20 dakikalık, bir diş dolgusu büyüklüğünde tamamlayıcı işlemlerle çözümlenebilir. Buruna yağ doku ve kıkırdak ilaveleri, destekleyici dikiş teknikleri, burun kanadını daraltma işlemi, ufak törpüleme, kıkırdak zayıflatma işlemleri minör revizyonların en sık görülen formlarıdır. Minör revizyon burun ameliyatları olmasa da olur, ancak olsa daha iyi olur tadında işlemlerdir. İkinci bir ameliyat mı olacağım diye dramatize edilecek boyutta işlemler değildir, küçük birer dokunuş, birer “rötuş”dur. Ben ameliyat sonrası 3. 6. ve 12. aylarda hastalarımı kontrol muayenelerinde görüyorum ve bu kontrollerde revize edilecek bir durum görürsek bu revizyonları klinikte hemen o randevu esnasında gerçekleştiriyoruz. Bazı minör revizyonları hasta konforunu gözeterek, ameliyathanede anestezi altında yapmak gerekebilir.
Major revizyonlar adı üzerinde “majör” yani daha belirgin yapısal sorunları gidermek için yapılır. Esas korkmanız gereken ve zor olan ameliyatlar bunlardır. Major revizyonlarda burnu yeniden açmak ve burnu oluşturan kıkırdak/deri/kemik/mukoza katmanlarını birbirinden yeniden ayrıştırmak gerekir. Daha önce ameliyat olmamış bir burunda bu ayrıştırma işlemi 15-20 dakikalık bir çaba gerektirirken, ameliyatlı burunlarda bu süre 1-2 saati bulabilir. Geçirilmiş ameliyatların sayısı arttıkça dokular daha da yapışır ve daha zor ayrıştırılır. Bazı cerrahlar bu ayrıştırma aşamasından çekindikleri için revizyonları kamuflaj ilkesine dayalı kapalı felsefe ile yapmayı tercih edebilirler. Majör revizyonlar hemen her zaman burundaki yapısal problemlerden kaynaklanır ve bozuk bir burun yapısını kapalı teknikle orijinal anatomiye uygun olarak yeniden yapılandırmak neredeyse olanaksızdır. Bu sebeple ben majör revizyonları her zaman açık teknik ile yapıyorum.
Major revizyon gerektiren vakalarda dokular ayrıştırıldıktan sonra çoğu zaman doku eksiklikleri göze çarpar. Deri sertleşmiş ve esnekliğini kaybetmiş olabilir, burun ucu ve septumdaki kıkırdaklar fazla alınarak eksiltilmiş veya deforme olmuş olabilir, kemiklerdeki kırık hatları hatalı kaynamış olabilir. Doku eksikliği mevcut ise dışarıdan kıkırdak nakli yapmak gerekebilir. Bu kıkırdakları kaburgadan, kulaktan veya burun içerisinden temin edebiliyoruz. Majör revizyonlar genellikle planlama ve uygulama hatalarından, daha az olarak da enfeksiyon gibi cerrahın kontrolü dışındaki faktörlerden kaynaklanır. İlk ameliyatlarda burnun yapısını mümkün olduğunca güçlendirmek sonradan gerekebilecek revizyonları da daha basit hale getirir. Burun yapısının güçlendirildiği “yapısal rinoplasti” tekniği ile ilgili yazıma da bir göz atmanızı tavsiye ederim. Burunda yeterli kıkırdak var ve ilk ameliyatta doku hacmi korunmuş ise geriye dönüp eldeki dokuları kullanarak burnu yeniden şekillendirmek mümkündür.
Majör revizyonların en sık sebebi ameliyattan sonra burun ucunun istenilen pozisyonda olmaması veya ameliyatta verilen pozisyonu koruyamamasıdır. İkinci sıklıkta burun kemiklerinden ve burun sırtından kaynaklı sorunlar görülür. Majör revizyonlar ilk ameliyatlardan daha fazla tecrübe ister, daha uzun sürer ve daha pahalıdır. Özellikle kaburga grefti kullanıyorsak zorluk/süre/fiyat maksimum düzeye çıkabilir. Kaburga grefti ile ilgili yazıma da bir göz atmanızı tavsiye ederim.
Revizyon ameliyatları konusunda dikkat edilmesi gereken bir diğer konu gerçekçi olmayan hasta beklentisidir.
Mesela hastanın burnu güzel görünüyordur ancak hastanın istediği “model” olmamıştır. Burun estetiği moda akımlarından etkilenmez. Moda tekniklerden, moda cerrahlardan bahsedilemez. Bugün bu modeli değiştirmek isteyen yarın bir başka modele geçmek isteyecektir. Bir başka meslektaşım tarafından ameliyat edilmiş, burnu güzel görünen ve model değişikliği isteyen hastaları prensip olarak ameliyat etmiyorum. Kendi ameliyat ettiğim hastalarda eğer ameliyat öncesi planlamadan belirgin olarak daha farklı bir sonuca ulaşmışsak (ki son derece nadir) elbette hastalarımın revizyon isteklerini geri çevirmiyorum.
Rinoplasti ameliyatı esnasında biz her zaman havayolunu genişletecek bir felsefe ile hareket ediyoruz. Bu ameliyat felsefesine volumetrik (hacim odaklı) rinoplasti diyoruz. Biz ameliyatta burun içi hacminizi optimize etmemize rağmen ilerleyen dönemlerde burun etlerinde alerjik/reaktif büyümeler olabilir ve bunlar nefes almanızı zorlaştırabilir. Konka hipertrofisi denen bu durumda ilk önce bir ilaç tedavisi başlıyoruz, eğer yanıt alamazsak burun etlerinin cerrahi olarak küçültülmesi gerekebiliyor. Bu tarz ikincil işlemleri rinoplasti’nin revizyonu şeklinde değerlendirmemek gerekir.
Rinoplasti sonrası revizyonlar ile ilgili daha detaylı bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.
Sevgiyle kalın
Güzel Kalın
OB
Revizyon Burun Ameliyatı hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için Doç. Dr. Ozan Bitik'in resmi web sitesi www.ozanbitik.com'a erişebilirsiniz.