Göz kapağımız ile kaşımız, kaşımız ile de alnımız arasında kesin bir anatomik bir sınır yoktur. Bu yapılar birbiriyle devamlılık halinde ve de birisindeki değişim bir diğerini yakından etkiliyor. Bu nedenle göz çevresindeki yaşlanmayı değerlendirirken, alın/şakak/kaşlar/üst göz kapaklarını bir bütün olarak ele almak ve de estetik uygulamaları bu bilinç ile planlamak şart.
Yaşlanan yüzde alın, şakak ve kaşlar hem çok belirgin olarak hacim kaybeder hem de bir miktar sarkar. Alın/şakak/kaş ünitesindeki sarkma ile normalde dolgun ve yumuşak bir konturu kaplayan deri, göz kapağının üzerine yığılır.
Eğitimsiz bir göz yaşlanan bir yüze baktığında sadece göz kapaklarının üzerindeki deri fazlalığını görür ve bu deri fazlası alındığında sanki her şey düzelecek gibi bir algı hatasına kapılır.
Gerçekten de üst göz kapağındaki bu fazla deriye müdahale etmek göz çevresinde en sık yaptığımız cerrahi işlemlerden birisi.
Bu yazıda hem hastalarım hem de genç meslektaşlarım açısından bazı önemli unsurların altını çizmek istedim.
Yaşlanan yüzde alın/şakak/kaşlar sarktığında, göz kapağı üzerinde bir ağırlık oluşur. Göz kapağı bu ağırlıktan rahatsız olur ve de beyine bir sinyal göndererek alındaki frontalis adını verdiğimiz adeta bir stor perdeye benzeyen kastan yardım ister. Frontalis kası sürekli bir biçimde kasılarak kaşları yukarıda tutar. Kaşlar yükseldiğinde göz kapağı bir nebze rahatlar. Frontalis kası kasıldığı sürece alında yatay kırışıklıklar oluşur, zamanla bu kırışıklıklar kalıcılaşır ve giderek derinleşir. Alın/şakak/kaş ünitesinde sarkma olan bir hastaya karşıdan baktığınızda veya hasta sizseniz aynada kendinize baktığınızda şunları görürsünüz.
- Alında sabitleşmiş yatay kırışıklıklar vardır.
- Kaşlar istirahatteki normal pozisyonundan yalancı ve yanıltıcı biçimde daha yüksek görünür. Yani kaşların gerçek seviyesi aynada gördüğünüzden daha aşağıdadır.
- Hasta gözlerini kapatıp ayaktayken 2-3 dakika istirahat ettiğinde alındaki kas gevşer, kırışıklar azalır ve kaşlar normal pozisyonuna iner. Bu pozisyon kaşların gerçek pozisyonudur.
Biz göz çevresini tedavi ederken şöyle bir yol izliyoruz.
Eğer hastanın yukarıda tarif ettiğim şekilde alın/kaş/şakak düşüklüğü varsa ve aynada gördüğü kaş pozisyonundan memnun ise; aynı seansta hem alın/şakak germe hem de göz kapağı ameliyatını (blefaroplasti) kombine ediyoruz. Bu sayede göz kapağı estetiği yeniden sağlanırken kaşların pozisyonu korunur, alın ve şakak bölgesi de harmonik bir biçimde tedavi edilir. Alın germe ile derin kırışıklıklar azalır. Hastanın ameliyat sonrasında botulinum toksin ve alın dolgusu ihtiyacı azalır. Sonuç; güzel bir üst göz kapağı, gevşemiş kırışıklıkları azalmış bir alın, ideal yükseklikte kaşlar, sağlıklı bir görünüm…
Eğer hastanın kaşları hali hazırda yüksek ise ve hasta bu kaşların birkaç milimetre daha alçak bir pozisyonda olmasını tercih ediyorsa; sadece genişletilmiş üst göz kapağı ameliyatı yapıyoruz. Bu ameliyatta göz kapağı anatomisini optimize ederken kaşı aşağı çeken kasları da zayıflatıyoruz. Ameliyattan sonra beklediğimiz biçimde kaşlar bir miktar düşüyor. Sonuç; güzel bir göz kapağı ve ameliyat öncesine göre biraz daha düşük ama ideal yükseklikte kaşlar…
Şimdi dikkatinizi yoğunlaştırın, bu yazıdan aklınızda kalmasını istediğim tek bir şey varsa o da şimdi geliyor!!!
Eğer alın/şakak/kaş düşüklüğü olan ve aynada gördüğü kaş yüksekliğinden memnun olan bir hastada sadece üst göz kapağı ameliyatı yapılırsa, ameliyattan sonra göz kapağının üzerindeki ağırlık azalacak, kaşları yukarıda tutan alın kası gevşeyecek ve kaşlar düşecektir. Kaşların düşmesiyle beraber hastanın üst göz kapağındaki “deri fazlalığı” görünümü nüks edecektir. Sonuç; Tam olarak düzelmemiş bir üst göz kapağı, düşük kaşlar, mutsuz bir hasta…
Alın ve kaşların göz kapağı estetiğini etkilediği gibi, göz kapağı hastalıkları da alın estetiğini etkileyebilir. Göz kapağı kenarı düşüklüğü (pitozis) görmeyi olumsuz etkileyerek kaşları kaldırma refleksini tetikleyebilir. Gözün yeterince açılmadığı bütün durumlarda alın kasları aşırı kasılarak, alın kırışıklıklarının oluşumuna ve derinleşmesine yol açar. Blefarit, kirpik dibi iltihabı gibi göz kapağında ödem yaratan durumlar göz kapağını ağırlaştırabilir. Bu durumlar genellikle geçicidir ve ameliyatsız tedavileri mümkündür.
Alın estetiği ve göz kapağı ameliyatlarının kombinasyonu ameliyat sonrası iyileşme sürecini biraz uzatır. Alın gerdirme ameliyatı sonrası dikişlerin alınma süresi uzar. Üst kapak ameliyatı pansuman gerektirmezden alın estetiği plana dahil edilirse ilk 2-3 gün pansuman gerekebilir. Bunun haricinde alın germe ameliyatının plana dahil edilmesi göz kapağı ameliyatı sonrası rötuş ihtiyacını azaltır.
Göz çevresi yaşlanmasından şikayetçi olan hastalara tavsiyem sorunun bir göz kapağı değil göz çevresi sorunu olduğunu bilerek hareket etmeleri. Üst göz kapağı şikayetlerinin değerlendirmesinde alın, kaşlar, şakaklar, göz kapağını açan ve kapatan kas mekanizmaları, göz yaşı mekanizması mutlaka değerlendirmeye dahil edilmelidir. Göz çevresi estetiğinde göz kapağından deri kesip dikme becerisi yeterli değildir. Bu bölgenin anatomisinin tamamına ve göz çevresi cerrahi işlemlerinin bütününe hakim bir plastik cerrahi doktorundan görüş almadan hareket etmeyin.
Göz çevresi ameliyatları “basit” değildir ve eğer bu şekilde sunuluyorsa bir adım geri atıp düşünün.
Aynı prensipler alt göz kapağı ile yanak ve orta yüz bölgesinin ilişkisi için de geçerli. Bu konuya da ilerleyen yazılarımda değineceğim.
O zaman kadar sevgiyle ve güzel kalın.
O.B.
Üst Göz Kapağı Estetiği hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak için Doç. Dr. Ozan Bitik'in resmi web sitesi www.ozanbitik.com'a erişebilirsiniz.